Osmanlı Devleti, Ruslarla yapılan 93 Harbi’nde (24 Nisan 1877-3 Mart 1878) çok ağır bir biçimde yenilir. Bu savaş, Rumi takvimle 1293’te gerçekleştiği için halk arasında “93 Harbi” olarak adlandırılır. Dönemim padişahı, II. Abdülhamit’ti.

        Rusya, sıcak denizlere inmek için hem doğudan hem de batıdan saldırdı Osmanlı Devleti’ne. Osmanlı için bu savaş bir savunma savaşıydı. Batıdan ilerleyen Rus birlikleri, neredeyse bütün Balkan coğrafyasını ele geçirdi. Edirne düştü, Yeşilköy’e (Ayastefanos) dek geldi Ruslar. İstanbul, Rus namluları altındaydı. Batılı devletler bu savaşta yansızdı. Yapacak bir şeyi kalmayan II: Abdülhamit, Rusya’nın dayattığı koşulları çok ağır anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. İki devlet arasında Ayastefanos Anlaşması imzalandı.     

        “O sırada İngiltere’deki muhafazakâr hükümeti Rusya’yı Balkanlar’dan, Boğazlardan, Akdeniz’den ve Hint yollarından uzak tutma siyasasını, Osmanlı Devleti’ni koruyarak, kuvvetleştirerek ve onu Rus seline karşı bir duvar haline getirerek tatbik etmek düşüncesindeydi. (Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Cilt 1, Kısım 1, Dördüncü Baskı, Ankara, sf, 2)” Buradan da anlaşılacağı üzere İngiltere kendi çıkarları için Osmanlının yanında, Rusya’nın karşısında görünmekte.

        Anlaşmanın koşulları çok ağırdı. Tam bir teslimiyet söz konusuydu. Bu nedenle batılı devletler bu anlaşmayı kabul etmediler. İngiltere, Rusların sıcak denizlere inmesini önlemek için önce Osmanlı Devleti ile 4 Haziran 1878’de İstanbul Tedafüi İttifak Anlaşmasını imzaladı. İngiltere, Avusturya’nın da yardımıyla Ayastefanos Anlaşmasından Rusya’yı vazgeçirdiler. Ardından Avrupa’nın büyük devletleriyle Berlin Anlaşması imzalandı.

        “İstanbul Anlaşmasına göre:

a)  Rusya, Osmanlı Asya’sında yeniden büyümeğe kalkışırsa, İngiltere Osmanlıya yardım edecek.

b)  O yerlerdeki Hıristiyan tebaasının iyi idare edilmesi ve korunması için padişah, İngiltere ile anlaşarak ıslahat yapacaktır.

c)  Kıbrıs adasını İngiltere işgal ve idare edecektir. (Aynı yapıt, sf. 2)”

        Yukarıda görüldüğü gibianlaşmanın b maddesinde İngiltere, Osmanlının içişlerine karışma hakkını elde etmekte. Aynı hak, 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması ile Rusya’ya da tanınmıştı.

        Anlaşmanın maddesinde görüldüğü gibi Padişah II. Abdülhamit, Kıbrıs’ı İngiltere’ye veriyor karşılıksız olarak. Böylece 1878’den beri Kıbrıs sorunumuz oldu. Yıllarca orada yaşayan Türkler, baskı ve kıyımlara uğradı. Ülkemizin güvenliği tehdit edildi.

        Berlin Anlaşmasının (13 Temmuz 1878) her maddesi ders niteliğinde. Anlaşmanın maddeleri yukarıda alıntı yaptığın yapıtın 2, 3, 4 ve 5. Sayfalarından okunabilir. Türk tarihinin en teslimiyetçi anlaşmasını imzalayan bir padişahın bunca yüceltilmesi niye?

        Ayastefanos ve Berlin anlaşmaları üniversitelerin ilgili bölümlerinde iyi incelenip okutulmalı. Ulusal çıkarlar gözetilmeksizin bir anlaşmanın nasıl imzalanmayacağını anlamak için iyi öğrenilmeli bu anlaşmalar. Bu anlaşma geleneği, en sonunda Sevr’i doğurdu. Bu teslimiyetçi anlaşma geleneği Lozan’la son buldu. Demek ki Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet, teslimiyetçiliği reddedip başı dik dış politikanın ülkemizde benimsenmesini sağladık.

        “Atatürk ve diğer Cumhuriyet kurucularına ne denli minnet duysak azdır yıllardır süren emperyalizme teslimiyete son verdiği için.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                           29 Mayıs 2023

Paylaş