Türkiye’de son yıllarda dilimize dair ilginç bir dönüşüm yaşanıyor. Türkçe, adeta Türkilizce’ye doğru yol alıyor. Peki, bu nasıl oluyor diye merak edenler için bu dil oyununu biraz irdeleyelim.

Öncelikle, Türkçe’nin zengin ve köklü bir dil olduğunu hatırlatalım. Binlerce yıllık geçmişi, derin bir kültürel mirası temsil ediyor. Ancak son yıllarda, Türkçe’nin o güzelim kelime hazinesi yerini yabancı kökenli kelimelere bırakıyor. Sokakta yürüyorsunuz, bir reklam afişi görüyorsunuz, hatta televizyon programlarına bakıyorsunuz, hemen hemen her yerde İngilizce kelimelerle karşılaşıyorsunuz. Tam bir Türkilizce salgınına yakalanmış durumdayız.

Bu dil oyununda, hemen hemen her kelimenin başına “ing” takısı ekleniyor. Yani, “otobüs” yerine “otobüsing”, “kahve” yerine “kahvesing” gibi absürt bir yapıya bürünüyor. Hatta bazen anlam karmaşası yaratmamak için Türkçe kelimelerin tamamen İngilizce’ye dönüşmesi bile tercih ediliyor. “Ev” yerine “home”, “okul” yerine “school” demek artık Türkçe’nin yeni gerçekliği haline geldi.

Tabii, bu dil oyununda en çok kullanılan kelimelerin başında iş dünyasına ait terimler geliyor. “Meeting”, “briefing”, “deadline”, “networking” gibi kelimeler artık günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. İş toplantılarında, e-posta yazarken hatta arkadaşlarımızla sohbet ederken bile bu kelimeleri kullanmaktan kendimizi alamıyoruz. Ne de olsa, Türkçe konuşurken de İngilizce gibi bir hava vermek çok önemli değil mi?

Ancak, dilimizin bu İngilizce saldırısına karşı bir direniş göstermemiz gerekiyor. Dil, bir milletin kültürel kimliğinin en önemli parçasıdır. Türkçe, binlerce yıllık tarih ve kültür birikimimizin taşıyıcısıdır. Onu yabancı kelimelerle sulandırmak, dilimizin değerini ve zenginliğini azaltmak anlamına gelir.

Belki de Türkçe’nin üzerindeki bu İngilizce gölgesi, aslında küresel bir taklitçilik ve kendini kanıtlama çabasının bir yansımasıdır. “İngilizce bilmek önemli” algısı, birçok insanı Türkçe’nin gerçek güzelliklerinden uzaklaştırıyor. Halbuki, dilimize olan sevgimiz ve saygımızı koruyarak, Türkçe’yi zengin bir şekilde kullanmak ve geliştirmek mümkün.

Türkçe Türkilizce’ye doğru giderken, belki de biraz durup düşünmeliyiz. Kendi dilimizin değerini yeniden keşfetmeli, kelime hazinemizi genişletmeli ve dilimize olan sevgimizi hiç kaybetmemeliyiz. Unutmayalım ki, dilimiz bizim kimliğimizin aynasıdır ve onu korumak bizim görevimizdir.

Bu dil oyununa son verme zamanı geldi. Türkçe’nin zenginliğiyle, güzelliğiyle gurur duyalım ve dilimizi gerçek değerine kavuşturalım. Türkçe Türkilizce’ye doğru gitmek yerine, Türkçe’nin köklerine sahip çıkalım ve onu geliştirerek geleceğe taşıyalım. Unutmayalım ki, dilimiz bizim en değerli mirasımızdır ve onu korumak, gelecek nesillere bırakacağımız en güzel armağandır.

Necat Kaçan

Paylaş