10 Kasım 1938’de Atatürk vefat ettiğinde ilkokulumuzda ağlamayan tek kişi yoktu, bütün ülkeye derin bir sessizlik ve şok, hâkimdi.
 O şoku hâlâ her gün değişik nedenlerle yaşıyoruz. Günler, yıllar geçip gittikçe, Onsuz ne kadar çâresiz olduğumuzu daha çok anlıyoruz.
 Eğer Onun dehasını vaktinde anlamış olsaydık, bugün sâde Ortadoğu’nun değil, Avrupa’nın en ilerlemiş ve insancıl ülkesi olurduk.
 Bugün bile Onun ileri görüşünün derinliğini anlamamış olanlar var. Bu anlayışsızlık, Onun gösterdiği yoldan saptığımız için, geri gitmemizin nedeni.
  Onun dehasını anlatmaya kalksam, laf yetmez, yazı yetmez, zaman yetmez. Umarım aşağıdaki hatıra milyonlarca körün gözünü açar.
 Orgeneral İzzettin Çalışlar’ın hatıratından alıntıdır:
 Yıl 1919, henüz hiçbir kongre yapılmamış. Mustafa Kemal Paşanın rütbeleri alınmış, yakalama emri ve ülkeye zararlı olduğu uydurma fetvası yayınlanmış. Ülke düşman tarafından işgal altında.
 Boş bir otel odasında sessiz oturuyorlar. Mustafa Kemal birden arkadaşına dönüyor ve “İzzet kadınlara oy hakkı tanımalıyız” diyor.
  Biz ise bu ülkeyi kimin ve nasıl yöneteceğinin, hâlâ planını bile yapamıyoruz!
 Yüz yıl gibi uzun bir süreyi yetirdiğimiz hâlde  yapmaktan âciziz! Yüz yıldır ülke için değil, birbirimizle uğraşıyoruz!
 Kör müyüz ki, yüz yıldır yön arıyoruz?

Em.Mimar Turgut KARABEKİR

Paylaş