Başbakanımız Yunanlı Olsun!
Osman Başıbüyük, Sun Savunma Net, 03 Temmuz 2022
Kaynak: Greek Reporter
Son günlerde Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir gerginlik yaşanıyor. Birileri bu iki ülkeyi savaşa sürüklemek istiyor. Ukrayna-Rusya Savaşı öncesi olduğu gibi bir durum ile karşı karşıyayız. Vatansız Para’nın (Küresel Sermaye) “Büyük Sıfırlama” planı çerçevesinde çıkartılan Ukrayna-Rusya Savaşı’na galiba yenilerinin eklenmesi gerekiyor. Potansiyel çatışma noktalarından birisi Çin-Tayvan sorunu iken diğeri Doğu Akdeniz’deki Türkiye ile Yunanistan’ın paylaşım kavgası. Bu iki ülke arasında çıkacak bir savaş her ikisini de mahvedecektir. Kurulan tuzaktan kurtulmak için her zaman olduğu gibi biraz tarih bilgisine ihtiyacımız var. Çünkü tuzağı kuranlar hep aynı modeli kullanıyor.
Her iki taraf açısından da Yunanistan’ın Osmanlı’dan ne amaçla ve nasıl kopartıldığını bilmek sorunu anlamamıza ve çözümü bulmamıza yardımcı olacaktır.
Antik Yunan Modeli
Milattan Önce (MÖ) 756 – 146 yılları arasında bu günkü Yunanistan ve Anadolu toprakları üzerinde bir Yunan medeniyeti yaşamıştı. Bu dönemde her adanın, her vadi ve ovanın, deniz kıyısındaki her bir limanın kendi kendini yöneten küçük yönetim birimleri vardı. Bu sisteme demokrasi ile yönetilen “Şehir Devletleri Modeli” adını verebiliriz.
Yunan medeniyetindeki şehir devletleri, hep birbirleriyle rekabet halindeydi, zaman zaman da savaşıyorlardı. Çünkü yönetim bölündüğünde, farklı siyasi otoriteler liderliğindeki halk, aynı etnik ve dini kökenden gelse bile ekonomik rekabet sebebiyle birbirine düşmanlaşabiliyordu. Bu rekabet ve çatışma, küçük şehir devletlerini dışarıya karşı zayıf hale getiriyordu. Baş düşmanları olan Perslere karşı bile birleşmekte zorlanıyorlar ve hatta birbirlerine karşı üstünlük kurma mücadelesinde bazıları Perslerle dahi işbirliği yapabiliyordu.
Şehir Devletleri Modeli, bu zayıflığı sebebiyle bir süre sonra çöktü ve tarih sahnesinden silindi. Çünkü dış güçlere karşı gerçekten de çok korumasızlardı. Bu modelin yerini bir süre sonra imparatorluklar aldı. İmparatorluklar, tek yönetim otoritesi altında, farklı etnik ve dini yapıdaki halkları bir arada barış içinde yaşatabiliyordu. Antik dönemi takip eden Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları bu işlevi görmekteydi.
Şimdi tarihi biraz ileri saralım. İngiliz, Fransız, Hollanda ve İspanyol kolonilerinden oluşan ABD, 4 Temmuz 1776’da bağımsızlığını ilan etti. Vatansız Para’nın önemli sermayedarlarından bazıları kıtanın keşfinden sonra yavaş yavaş ABD’ye yerleşmeye başlamıştı. ABD koloni statüsünden çıkınca bu sermayedarlar başlarındaki otorite olan krallardan kurtulmuş oldular. Washington’da da bir kral yoktu. Sermaye özgür olmak istiyordu. Benzer bir durum Avrupa’da da olabilirdi. Fransa’daki sermaye sahibi burjuva, ABD’nin bağımsızlık savaşından etkilenerek Fransız ihtilalini başlattı. Amaç mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Katolik Kilisesi’nin ciddi reformlarla gücünün azaltılmasıydı. 1789 yılında başlayan İhtilal, 1792 yılında cumhuriyetin ilan edilmesiyle son buldu. Fransız İhtilali tüm dünyada milliyetçilik akımlarını körüklemişti.
YouTube Ekran Görüntüsü
Şimdi işin para boyutuna bakalım. Vatansız Para’nın, adı üstünde bir vatanı yoktur. Mesela Rothschild ailesinin o tarihlerde İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Avusturya-Macaristan’da birbiriyle ortak çalışan bankaları vardı. Benzer finansal bağlar ABD ile de kurulmuştu. Devletlerin kontrolündeki finans, artık devletlerden bağımsız, bankerlerin elinde küreselleşmeye başlamıştı. 1815’te Fransa ile İngiltere arasında cereyan eden Waterloo Savaşı’ndan sonra Rothschild ailesi İngiltere ve Fransa’nın bütün bankacılık ve finans sistemini kontrol eder hale gelmişti. O tarihten sonra büyük ün kazanan aile, artık bütün devletlere borç vermeye başladı.
Büyük bankerler, en büyük geliri devletlere verdikleri borçlardan elde ediyordu. Devletlerin ana borçlanma sebebi ise birbirleriyle yaptıkları savaşlardı. Bankerlerin diğer önemli bir gelir kaynağı ise uluslararası ticareti sigorta ve finanse etmelerinden geliyordu.
Küreselleşen sermayenin yani Vatansız Para’nın rahat hareket etmesi için krallıkların yıkılması, yerlerine cumhuriyetlerin kurulması gerekiyordu. Aynı zamanda para kazanmak için savaşlara ihtiyaç vardı. Bu maksatla imparatorlukların parçalanması planlandı. Plana Antik Yunan Modeli, yani şehir devletleri esin kaynağı olmuştu. Her etnik gruba bir devlet verebilirlerse imparatorluklar parçalanacak ve Vatansız Para savaşlardan hem çok para kazanacak hem de mutlak otorite olan krallardan kurtulacaktı. En zayıf halka Osmanlı idi, oradan başladılar.
Kaynak: FULBRIGHT Greece
Yunan Bağımsızlık Savaşı
Bugünkü Yunanistan Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolü altındayken, Akdeniz ve Ege’deki adalar ve Yunan ana karasındaki limanlar sayesinde Osmanlı, bütün Balkanlar, Doğu Avrupa, Doğu Akdeniz ve Rusya’nın ticaretini kontrol ederek önemli bir gelir elde ediyordu. Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanması sürekli bir çatışma çıkartarak her iki devletin de bölge ticaretinden aldığı payı azaltacaktı. Bu gelirin Osmanlı İmparatorluğu’nun elinden alınarak Vatansız Para’ya devredilmesi imparatorluğun parçalanmasının yolunu açacaktı. Bu durum, bölgede rekabet eden İngiltere, Fransa ve Rusya gibi güçlerin de işine geliyordu. Yunan Bağımsızlık Savaşı bu maksatla tezgâhlandı.
Şimdi savaşın fikri alt yapısını anlamaya çalışalım. Yunan bağımsızlık savaşının öncüsü Belgrad doğumlu Rigas Velestinlis’dir (1757-1798). Rigas, Fransız devriminden etkilenmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nda da benzer bir devrimin gerçekleşebileceğini düşünmüştür. Rigas, Osmanlı İmparatorluğu içinde bütün ulusların, Helenlerin, Arnavutların, Ulahların, Ermenilerin ve Türklerin din ve dil farkı gözetmeksizin bir arada yaşayacağı ve hiçbir ulusun öteki uluslar üstünde egemen olmayacağı bir düzen kurmayı hayal eder. Rigas’ın görünürdeki niyeti, Balkan-Anadolu Konfederasyonu kurmaktır.
Rigas bu amaçla çalışır, önce Eflak ve Boğdan’ın ve sonra Hellas’ın haritasını hazırlar. Hellas haritası, Tuna boylarından Girit’e, Adriyatik Denizi’nden Anadolu’nun ortalarına kadar uzanan geniş bir alanı kapsamaktadır. Haritada her yörenin antik ismi, antik Yunan uygarlığı zamanındaki önemli olaylar, ünlü kimseler belirtilmiştir. Aslında Rigas bu haritalarında nerelerde küçük devletler kurulabileceğini göstermektedir.
Rigas, bir anayasa ve bir de insan hakları beyannamesi hazırlar.[1] Osmanlı’nın Hıristiyan tebaasının kendi kaderini tayin hakkının olduğunu söyleyerek Rum Ortodoks piskoposlar ve gerilla liderleriyle görüşerek ayaklanmayı kışkırtır. İsyana destek almak için Napolyon ile görüşmeye Yunan masonluğunun merkezi olan Korfu Adası’na giderken Avusturyalılar tarafından yakalanır, Osmanlılara teslim edilerek 1897 yılında Belgrad’da idam edilir. Rigas’ın hayalleri yarım kalır. Rigas bir masondur (freemason) ve Bükreş, Budapeşte, Belgrad ve muhtemelen Semlin’de (bugün Zemun) locaların kurulmasına yardım etmiştir.[2]
Masonlar ve Yunan Bağımsızlık Savaşı
Yunan Bağımsızlık Savaşı’nda masonların çok önemli bir yeri vardır. Mesela Yunanistan’ın Osmanlı egemenliğinden koparılarak bağımsızlığını sağlamak için kurulan gizli örgüt Philiki Etaireia, masonik bir örgüttür. 14 Eylül 1814’te bu günkü Ukrayna’nın Odessa şehrinde Moskova Locası’nın bir alt kolu olarak kurulmuştur. Kurucularından Nikolaos Skoufas, Korfu Adası’nda mason olmuştur. Örgütün liderleri ve üyelerinin önemli bir kısmı masondur.[3]
Korfu Adası, Orta Çağda engizisyondan kaçan Yahudilerin, Yunanlıların ve Katoliklerin bir arada yaşadığı bir adadır. Ada aynı zamanda Rusların Akdeniz’de hâkimiyetlerine aldıkları ilk toprak parçasıdır (1799). Ada Fransız, İngiliz ve Ruslar arasında el değiştirdiği için adanın ileri gelen masonları her üç ülkedeki mason teşkilatlarının içerisinde yer almıştır.[4] Yunan Bağımsızlık Savaşı’na bu üç ülkenin destek vermesini sağlayanlar da büyük ihtimalle her üç ülkenin mason teşkilatlarında etkili olan Korfu kökenli masonlardır. İleride anlatacağız.
Aynı dönemde İtalya’nın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndan koparılması için gizli örgüt Carbonari kurulmuştur.[5] Carbonari ve Philiki Etaireia örgütlerinin üyeliğe kabul (initiation) ritüelleri ve gizlilik temeline dayanan organizasyon yapılanmaları masonluğa çok benzer şekilde birbirinin kopyasıdır. Daha sonra Osmanlı’da kurulacak İttihat ve Terakki örgütü de aynı modeli tekrar edecektir. Bütün bu örgütler aynı tornadan çıkmış gibi koyu bir milliyetçilik üzerine kurulmuştur. Çünkü milliyetçilik duyguları kışkırtılmadan insanları savaşa gönderemezsiniz.
Bu dönemde bütün Avrupa’da Helenseverler Komiteleri kurulmuştur. Amaç Antik Yunan Modeli yani demokrasi ile yönetilen şehir devletleri fikrini halklara aşılamaktır. Bu fikre göre her etnik grup, kendi kaderini tayin (self determination) hakkı ile kendi kendini demokrasi ile yönetmelidir. Antik Yunan kültürünün Batı Medeniyeti’nin temellerini oluşturduğu hikâyesi işte bu sebeple yaratılmıştır.
Helenseverler Komitelerinin en büyük destekçileri Avrupa’daki mason localarıdır. İngiltere, Fransa ve Almanya’da ileri gelenlerin üye olduğu mason locaları, 1850’ler kadar doğrudan politikaya karışmıyor sadece hayır işleriyle uğraşıyordu. Tek bir istisna bu locaların hepsinin Yunan Bağımsızlık Hareketi’ni desteklemeleridir.[6] Belki üyeleri farkında değildi ama asıl amaç Antik Yunan’ın “Şehir Devletleri Modeli”ni hayata geçirerek Osmanlı’nın parçalanmasıydı. İsyan eden Yunanlılar lehine para toplama kampanyalarına birçok loca katıldı. Hatta Navarin Deniz Muharebesi’nden sonra karaya çıkanlar arasında Yunanlılara yardım için savaşmaya gelen Alman, Hollandalı, Fransız ve İsviçreli Masonlar vardı. [7]
Şimdi Yunan Bağımsızlık Savaşı’nın kimler tarafından organize edildiğini daha iyi anlamanız için bazı sembol isimlerden bahsedelim.
İsyanın Sembol İsimleri
Lord Byron
Ünlü şair İngiliz Lord Byron, Nisan 1823’te, Yunanlıların bağımsızlık mücadelelerinde yardım etmek için kurulmuş olan Londra Komitesi’nin ajanı olarak hareket etmeyi kabul etmişti. Byron o dönemde İtalya’da yaşıyordu. Çok çapkın bir karakterdi; biseksüel ilişkileri ve babasının ilk karısından olan kız kardeşi Augusta ile olan ilişkisi ortaya çıkınca İngiltere’yi terk etmek zorunda kalmıştı. İtalya’da Carbonari örgütüne üye olmuştu. Lord Byron, 1823’de Yunanistan’a savaşmaya gitti. Yunanlıların en cesuru olduğu söylenen Souliot askerlerinden oluşan bir tugayın kişisel komutasını üslendi. Şubat 1824’te hastalanarak Yunanistan’da öldü.[8] Lord Byron, 30 şiirden oluşan İbranice Melodiler’in yazarıdır. Bu şiirler, Isaac Nathan tarafından bestelenerek şarkıya çevrilmiştir. Polonya kökenli bir Yahudi olan Nathan bu melodilerin bin yıl önce Kudüs’te yıkılan mabette söylendiğini iddia etmiştir. O dönemde yeni bir Yahudi kimliği inşa etmek için Byron’ın eserleri kullanılmıştır.
Lord Byron ile İngiltere’nin ilk Yahudi kökenli Başbakanı olacak Benjamin Disraeli’nin şair ve yazar olan babası Isaac Disraeli arkadaştır.[9] Benjamin Disraeli ise İngiltere’nin en güçlü adamı Lionel de Rothschild’in yakın arkadaşıdır. Aynı zamanda bu ekibin hepsi de masondur.
Adamantios Korais
Bağımsızlık savaşının diğer bir sembol ismi Adamantios Korais’tir. İzmir doğumlu Fransa’da yaşayan dil bilimci, çağdaş Yunan edebiyat dilinin geliştirilmesine öncülük eden Korais de Antik Yunan Modeli’nin savunucularındandır. Yunan Bağımsızlık Savaşı’na destek vermiştir. Savaş esnasında Amerikan Başkanı Thomas Jefferson ile demokrasi ve özgürlük kavramları hakkında fikir alışverişinde bulunan yazışmalar yapmıştır. Jefferson, yunanca konuşabilen antik Yunan kültürüne hayran ve bağımsızlık savaşını destekleyen bir başkandır.
Count Ioannis Antonios Kapodistrias
Ioannis Kapodistrias, modern Yunan devletinin kurucusu ve Yunan bağımsızlığının mimarı olarak kabul edilir. Avrupa siyaseti ve diplomasisinde uzun ve seçkin bir kariyerin ardından bağımsız Yunanistan’ın ilk devlet başkanı olarak seçilmiştir.[10] Kapodistrias, Korfu Adası’nda Venedik kökenli seçkin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Engizisyon döneminde Venedik’te yaşayan birçok İtalyan Yahudi’si Korfu adasına sığınmıştır. Kapodistrias, 1795-97 yılları arasında Padua Üniversitesi’nde tıp, felsefe ve hukuk okumuştur. 1799’da Korfu, Rusya ile Osmanlı güçleri tarafından kısa bir süre işgal edildiğinde, Kapodistrias askeri hastanenin baştabibi olarak görev yapmıştır. Bir süre sonra Kapodistrias, İtalya’daki Rus büyükelçisinin hizmetine girmiş onun sayesinde Rus dışişlerinde çalışmaya başlamıştır. Başarılarından dolayı Rusya Çarı I. Aleksandr tarafından 1813’te Rus Dışişleri bakanı yapılmıştır.
Mora Yarımadası’nda Yunan isyanı başarılı olup Navpoli Yunanistan’ın ilk başkenti olunca Kapodistrais ilk devlet başkanı seçilir.[11] Bir süre sonra krallıkla yönetilen İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletler Yunanistan’da cumhuriyete giden devlet sisteminden rahatsız olurlar. 1831’de Kapodistrais bir suikast ile öldürülür. Yerine Bavyera Prensi Otto kral olarak atanır.
Ioannis Kapodistrias, Philiki Etaireia örgütünün üyesidir. 1811’de Moskova’da kurulan Phoenix adı verilen mason locasının kurucu lideri olmakla beraber Zürih’te Modestie adlı bir başka locada da çalışmıştır.[12]
Panayiotis Panas
Panayiotis Panas, 1856’da Atina’nın kuzeyindeki Teselya bölgesinin Osmanlı hâkimiyetinden kurtarılması için çıkartılan ayaklanmanın öncülerindendir. Ayaklanma önceleri bastırılsa da sonradan Teselya bölgesi yeni kurulan Yunan devletine katılmıştır.
Panas, 1868’de Atina merkezli gizli bir örgüt olan Demokratik Doğu Federasyonu (DEF) veya diğer adıyla Rigas Derneğini kurmuştur. Panas’ın amacı Osmanlı tarafından 1897’de idam edilen Rigas Velestinlis’in rüyası olan Balkan-Anadolu Konfederasyonunu hayata geçirmektir. Demokratik Doğu Federasyonu, “Padişahın zalim yönetimine” karşı savaşacak ve onu devirerek her etnik ve inanç grubundaki insanların eşitlik ve adalet içinde yaşayacağı ayrı ayrı cumhuriyetler kuracaktır.[13] Bu hayal ancak 1’inci Dünya Savaşı’ndan sonra hayata geçmiştir.
Panas, Fransa Kralının devrilmesiyle sonuçlanan 1848 halk ayaklanmasını da desteklemiştir.[14] O dönemde patates hastalığı sebebiyle kıtlık vardır. Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto ile halkı kışkırtarak sokağa dökülmesini sağlamış ve böylece rejim değişikliği gerçekleştirilmiştir.[15]
Panas’ın kurduğu gizli Demokratik Doğu Federasyonu Örgütü’nün Bükreş ve İstanbul gibi diğer şehirlerde de şubeleri vardır. İstanbul Şubesi muhtemelen Sadrazam Mithat Paşa (1876) tarafından yönetilmektedir.[16] Başkanlığını Mithat Paşa’nın yaptığı Yeni Osmanlılar Cemiyeti büyük ihtimalle gizli örgütün görünen yüzüdür. Zaten 1876’da Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk ve son anayasası Kânûn-ı Esâsî hazırlanırken Mithat Paşa’nın bir Cumhuriyet rejimi tasarladığı iddia edilmiştir. Demokratik Doğu Federasyonu Örgütü’nün, Mısır’ın ilk Hidiv’i olan Muhammed Ali’nin oğlu Prens Halim Paşa tarafından da desteklendiği söylenmektedir.[17] Bu arada Panas, uzun süre Mısır’da yaşamıştır. Onun hayaline göre kurulacak olan Balkan-Anadolu Konfederasyonu, Mısır’ı da kapsayacaktır.[18]
Panayiotis Panas, Korfu Adası’nın güneyindeki Kefalonya Adası’nda doğmuştur. Ataları İspanya engizisyondan kaçarak önce Venedik’e sonra Kefalonya Adası’na yerleşen Yahudilerdendir. Panas’ın atalarıyla aynı dönemde Portekiz engizisyonundan kaçan Josep Naci ise İstanbul’a gelmiştir. Padişah II. Selim Naci’ye 1566’da Nakşa Dükü unvanını vermesi dikkat çekicidir.[19] Dukalık Naxos merkez olacak şekilde Ege Denizi’nde Kiklad Adaları üzerinde kurulmuştur.
Sonuç
Yunan Bağımsızlık Savaşı’nın kahramanlarının kimliklerinden anlaşılacağı üzere isyanı kışkırtan ve savaşı yönlendiren gizli bir yapı vardır. Bu yapı kuşkusuz Vatansız Para ile bağlantılıdır. Gizli örgütler kurmuş ve genellikle mason localarına yerleşerek üyelerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıştır. 1815 Waterloo Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın iki büyük gücü İngiltere ve Fransa hem çok yıpranmış hem de ekonomik açıdan Vatansız Para’ya mahkûm hale gelmiştir. Almanya o dönemde daha birliğini sağlayamamıştır. Bu boşluktan yararlanan Vatansız Para, Antik Yunan Modeli üzerinden, her etnik topluluğa kendi devletini verme projesiyle krallıkları yıkıp imparatorlukları parçalayarak daha kolay kontrol edebileceği cumhuriyetler kurmaya karar vermiştir. Tarih normal akışına bırakılmamış, tepedeki birkaç ailenin çıkarları doğrultusunda değiştirilmek istenmiştir. Bugünkü söylemiyle o tarihte de bir Büyük Sıfırlama (Big Reset) planlanmıştır. Amaç, MÖ yaşamış ve başarısız olmuş Antik Yunan modeline yani şehir devletleri modeline geri dönmektir. Böylece küçük devletler karşısında bir dış güç olarak Vatansız Para onların çatışmasından faydalanacaktır. Bugün de aynı çaba devam etmektedir. Devletler mümkün olduğunca küçültülmeye çalışılmaktadır. İşte bu planın ilk kurbanı 1821’de isyanı başlatan Yunanistan ve Osmanlı İmparatorluğu olmuştur.
Yunanistan’ın bağımsızlığı 1832 yılında tanınıp, Bavyera Prensi Otto Kral olarak tahta oturtulduğunda, ülke yakılmış yıkılmış bir vaziyetteydi. Osmanlı ile savaşırken bir yandan da kendi aralarında çatışıyorlardı. Topladıkları verginin en az %70’i askeri harcamalara gidiyordu. Mali imkânların çok kısıtlı olması o tarihten itibaren Yunanlıları hep dış yardıma muhtaç etti.[20] Kral Otto’nun devrilme sebebi ekonomiktir. O tarihten sonra da hiçbir lider Yunan ekonomisini düzeltememiştir.
İmaj: Marsigli Filipo
Yunanlılar isyanı başlattıkları 17 Mart 1821’den İzmir’de denize döküldükleri 9 Eylül 1922 yılına kadar tam 101 yıl kısa aralıklarla Türklerle savaştılar. Peki niçin?
Zaten o topraklar onlarındı, kimse onları topraklarından atmıyordu. Savaşın tek sebebi yönetim şeklini değiştirmekti. Osmanlı Valisi gitti yerine Bavyeralı Kral Otto geldi. Peki, ne değişti?
Sadece yönetim şeklini değiştirmek için yapılan bu savaş her iki tarafa da kan, gözyaşı ve borç yükünden başka hiçbir şey getirmedi. Savaşın tek kazananı Vatansız Para idi.
Şimdi Türkiye ve Yunanistan’a diyorlar ki “BİR KERE DAHA SAVAŞIN”!
SALAK MIYIZ BİZ BİR KERE DAHA SAVAŞALIM?
BU SAVAŞIN KAZANANI KİM OLACAK?
Diyelim ki Yunanistan Ege’de karasularını 12 deniz miline çıkarttı, Türkiye ile savaştı ve kazandı. Ne olacak? Yunanistan, dünyada Gayri Safi Yurt İçi Hâsılasına göre borç oranı en yüksek üçüncü sıradaki ülkedir (%210). Olası bir savaşta çok ciddi can, mal ve alt yapı kayıpları olacaktır. Vatansız Para’nın Doğu Akdeniz enerji kaynaklarından Yunanistan’a vereceği pay, kaybettikleri insanların ailelerine verecekleri tazminata yetmez. Ülkeyi ise yeniden inşa etmek imkânsızdır. Ukrayna örneği ortada. Vatansız Para, hiçbir ülkeye borç boyunduruğundan kurtulacağı miktarda para vermez.
Kaynak: Conexio Consulting
Bugün Türkiye ve Yunanistan’a bir tuzak kuruluyor. Her iki tarafta da ultra milliyetçilik yapan, çok bağıran kahraman kılıklı adamlara iyi bakın! Yukarıda anlatılan tarihi örneklerde olduğu gibi onların bir kısmı, iki ülke halkını savaşa hazırlayan kriptolardır.
Gelin bu tuzağı bozalım
Milattan Önce başarısız olmuş Antik Yunan Modelini çöpe atma zamanı gelmiştir. Savaşarak parçalanmak yerine birleşmeliyiz.
Tarihte Osmanlı’nın Rum kökenli birçok Sadrazamı, Veziri ve Paşası vardı. Bugün de öyle olsun, başbakan sizden cumhurbaşkanı bizden olsun!
Türkiye-Yunanistan stratejik işbirliği her iki ülkenin de tek çıkış yoludur. Yunanistan AB’ye üye olarak bağımsızlığını kaybetmiştir. Antik Yunan’a baksınlar; onların yönü Batı değil hep Anadolu’dur. Batı’ya yöneldikçe teslim olurlar ve öyle de oluyor. Doğuya dönerlerse müreffeh olacakları kesindir.
Türkiye’nin ise Yunanistan ile yapacağı stratejik işbirliği Rusya veya Çin ile yapacağı işbirliğinden çok çok daha kıymetlidir. Hatırlayın Osmanlı bir Balkan devletidir. Yunanistan ile beraber olduğunda Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Malta’dan Kıbrıs’a Doğu Akdeniz’e beraberce hâkim olabiliriz. Bu saydığım bölgede ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya kendi aralarındaki hâkimiyet mücadelesinde hep Türkiye ve Yunanistan’ı birbirine karşı kullanmıştır. Türkiye-Yunanistan işbirliği Almanya dâhil bütün aktörleri devre dışı bırakır. İşte o zaman ana aktör Vatansız Para’da bize hak ettiğimizi verecektir.
Ben Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yerinde olsam, çıkar televizyona; “İstanbul Hasdal Kışlası’nı Yunanlılara veriyorum, getirip buraya bir zırhlı tugay koysunlar” derim. Hatta Ege Ordusu’nun komutan yardımcısı da Yunanlı olsun!
Buradan Türk kamuoyuna seslenelim. Hiç korkmayın! Megali İdea falan bitmiş, çoktan masal olmuştur. 2003 yılında ABD, Irak’ta Sünni bölgesinde tutunamadı. Bugün Rusya Kiev’i kuşattı; avcunu yaladı. 10,7 milyonluk Yunanistan’ın İstanbul’u alması hayaldir. İki milyon mülteci alamadı, beş bin Yunan askeri mi alacak?
İnanın ütopik olan bu tartışmayı başlatmak bile planlanan Türk-Yunan savaşını önleyecektir.
Savaşı önlemenin en iyi yolu karşı tarafın halkına ulaşmaktır. Yunan halkı gerçekleri görürse Miçotakis dâhil hiç kimse onları boş bir savaşa sürükleyemez.
Yurtta barış, dünyada barış…
[1] 2016-2-2-2-ODonnell.pdf
[2] Bernard Ducret and Alexis Krauss, “Freemasonry and the foundation of Greece”, https://www.academia.edu/49394816/Freemasonry_and_the_foundation_of_Greece
[3] Age.
[4] Age.
[5] https://www.britannica.com/biography/Lord-Byron-poet
[6] Bernard Ducret and Alexis Krauss, “Freemasonry and the foundation of Greece”, https://www.academia.edu/49394816/Freemasonry_and_the_foundation_of_Greece
[7] Bernard Ducret and Alexis Krauss, “Freemasonry and the foundation of Greece”, https://www.academia.edu/49394816/Freemasonry_and_the_foundation_of_Greece
[8] https://www.britannica.com/biography/Lord-Byron-poet
[9] https://www.jstor.org/stable/20775391 https://victorianweb.org/previctorian/disraeli/intro.html https://publicdomainreview.org/essay/the-curious-world-of-isaac-disraeli
[10] https://en.wikipedia.org/wiki/Ioannis_Kapodistrias
[11] Kathleen Ann O’Donnell, British School at Athens, Greece, “Nineteenth-Century Cycladic Warriors: Celtic Heroes”
[12] Nicholas Michael Rimikis, “Filiki Etaireia: The rise of a secret society in the making of the Greek revolution”, Spring 2017, Bard College
[13] Kathleen Ann O’Donnell, “The Disintegration of the Democratic Eastern Federation and the Demise of its Supporters 1885- 1896 and the Poems of Ossian”, Athens Journal of Mediterranean Studies- Volume 2, Issue 2 – Pages 145-160
[14] Age.
[15] Osman Başıbüyük, “Vatansız Para’nın Üç Ajanı Marx, Engels, Lenin Geçmişten Günümüze Mülksüzleştirme-Köleleştirme Oyunu”, 28 Nisan 2022
Son yorumlar