Artık uçuruma düşerken tutunacağımız son dalı da geçmek üzereyiz.  Bütün bunlarda sorumlusu yıllardır yanlış yapanlar değil, onların yanlış yapmasına göz yuman bizlerin olduğunu artık kabul etmek zorundayız.

Halk sorunların nedenini bilmiyor. Sâdece yanlış yapılanlar için söylenen şikâyetleri biliyor. Yanlışın neden olabildiğini sorgulayan, neredeyse hiç yok.

1940’ların sonlarından başlayarak gelen yönetimlerin ABD istek ve desteği ile var olduğunu, bütün darbelerin ABD isteğiyle yapıldığını kaç kişi biliyor? Kaç kişi bunların komplo teorileri değil, gerçek olduğuna, her şeyin dış kaynaklarda yazılı olduğuna inanıyor? Ana bilgileri toplumumuza anlatan yok gibi.

Bilgisizliğin en büyük etkisi; düşmanının tanımaması, kiminle, ne için savaşacağının da bilinmemesi. Unutmayın ki bu toplumun yarısından fazlası AKP’li değil. 2002 ‘de onlar ilk adımı attıklarında, ne oldukları kayıtlarda olan gerçekleri dikkate almadan sessiz kalanlar, toplumun yüzde seksenine yakın idi. AKP iktidara tek adam devrinde zor ile gelmedi, verilen oylarla geldi. Halkın çoğunluğu bilgili olmadığı için, başımıza gelecekleri göremedi, aynen şimdiki gibi söylenenlerle de ilgilenmedi!

Henüz hiçbir şey değişmedi. Gelecek olan kimse, 80 yıldır düzelmeyen yanlışları düzeltemeyecek. Çünkü geçmişte yapmayanlar da, yapılana razı olanlar da aynı insanlar! Şimdi komşularımız parçalandı, biz içe bölündük, ordumuz artık Atatürk’ün bıraktığı bekçi değil, varlıklarımız daha az. Kendinize sorunuz: Hiçbir yazara, parti kişisine, “ayrıntıları habercilere bırak, halka temel sorunları anlatın” dediniz mi? Özgürlüğünüze sahip çıktınız mı?

Nerede olursa olsun, “En büyük sorunumuz nedir” diye sorulduğunda bir tek kişi bile “Bağımlılık” demiyor. Diyemez çünkü yapılanların temelinde bağımlılığımızdan kaynaklanan dış isteklerin yattığını bilmiyor. Her kötülüğün ve yanlışın baştaki bir kişiden çıktığını, yenisi gelince düzeleceğimizi sanıyor.

BOP’nin gayeleri saklı değil. Ortadoğu’da hudutlar ve dolayısıyla ülkeler değişecek, büyük İsrail ve bizim hudutlarımızın içine uzanan, ABD’ye bağlı yeni bir Kürt devleti kurulacak. Bu komplo teorisi falan değil, 15 yıl önce de değildi, adamlar kitap bile yazdılar, haritasını yayınladılar. Daha ne yapsınlar? Gözümüze mi soksunlar!

Artık dostumuz falan olmadığını ve ABD’nin planının ne olduğunu anlamalıyız. Planın bu güne kadar genellikle başarı ile ilerlemiş olduğunu ve son perdelerinin oynanmaya başlandığını görmeliyiz. ABD Afganistan’dan kaçmadı, onunla anlaştı, yeni bir taşeron yarattı ve İran üzerine kullanacak, dolayısıyla yöreyi de istediği süre keşmekeşte tutacak. Gittikçe güçlendirdiği Kürt devleti kuruluncaya kadar!

Sorun yabancıların neden ülkemize sokulduğu değil, kimin onların bizim içimize gelip bütünlüğümüzü, kültürümüzü, lisanımızı, huzurumuzu, ekonomimizi, karakterimizi, birbirimize olan sevgimizi sulandırmayı istemekte olduğudur.

Bütün Ortadoğu’da olduğu gibi bunlar demokrasi getirme yalanı ile Ortadoğu’yu kana bulayan ABD’nin yaptığı programlı işlemlerdir.

Biz yapılanlar için ABD’yi kınayabiliriz, ama çıkarları için yaptığını, bize neden kötülüğü yapıyorsun diye suçlayamayız. Çünkü yaptırmak veya yaptırmamak bizim kendi tutumumuzdan kaynaklandı ve kaynaklanıyor.

ABD kuruluşundan beri sâdece çıkarı doğrultusunda yönetilen bir ülke. Bütün varlığında başkalarıyla yaptığı hiçbir anlaşmaya sadık kalmadı, zorbalıkla istediği yaptı. Bunların da hepsi kayıtlardadır.

ABD, Hamas’ı, El Kaide’yi, Taliban’ı, PKK’yı, Peşmerge’yi …. yarattı, destekledi, istediği zaman kullandı, istemediğinde savaştı. Saddam’ı destekledi, İran ile savaşa soktu, İran’a el altından yardım etti, birbirlerini kırdırdı. Kuveyt’e saldırttı, sonra cezalandırdı, ama Kürtleri gazlayıp zayıflatmasına göz yumdu. Kürtler muhtaç duruma gelince onlarla beraber çalışmaya başladı YPG’yi kurdu. Suriye’de kullanmak için İŞID’ı yarattı, kullandı, sırası gelince onları da silkeledi. Tarihin sayfaları ABD’nin kullanıp attığı harabelerle dolu iken herkese başarıyla yaptığını bize yapacağını, bizimkilerin de düşünmesi gerekir. ABD’nin arkasında bıraktığı enkaz, sırası gelince silkeleyip attığı monarklarla ve diktatörlerle dolu!

Bizim sorunumuz tutamayacağımız kırmızı çizgiler yerine; halkın desteğini arkasına alan bir yönetimle çalışmaya başlamaktır. Sonra da etrafımızda, içeride, dışarıda, yaratılmış olan keşmekeşten az yara ile diplomatik yollarla, çıkmayı başarmaktır. ABD her şeye rağmen savaş yerine çıkarlarına en uygun olanı anlaşma yolunu, geçici de olsa, kullanmayı tercih eder. Bu süre içinde bize de bağımsızlığa yaklaşma ve güçlenme vakti kazandırır.

Kurtuluşumuz, sorunumuzun bağımlılıktan ve bağımlılığımızın başında da ABD olduğunun halkın her düzeyinde anlaşılmış olmasıyla, millî çıkarımızın nerede olduğunun bilinmesi ile olabilir. Yaparsak olur!

“Asıl önemli olan, memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur.”  Mustafa Kemal Atatürk

Em.Mimar Turgut Karabekir
26 Eylül 2021

Paylaş